Adalar’a gitmişliğim var. Evet, hepsini olmasa da görmüşlüğüm var. Burgazada’ya gitmiştim daha önce birkaç kez ve orada unutamayacağım, şahane anılar biriktirdim.
Mesela, bir tanesi; Yıl 2015, temmuz ayının güneşli ama hafiften serin bir akşamüstü. Bir gün sonra babamla tatile gideceğim Bodrum’a. O akşam da annemle, tatile gitmeden önce son bir akşamüstü geçirmek istiyoruz. Aslında o gün oraya gidişimizin başka bir nedeni daha var, bir gün önce kuzenlerimle oradaki bir plajda denize girmiştik, akşam da balık yemiştik. Ne de güzel, gülüp eğlenmiştik. Amma velakin o gün benim için tatsız bitmişti çünkü yemek yediğimiz mekanda şapkamı unutmuştum.
O yüzden hem şapkamı almak hem de güzel bir akşamüstü geçirmek için bir kez daha Burgazada’ daydık. Öncelikle ertesi akşam şapkamı unuttuğum mekana gittik. Neyse ki şapkamı bulduk, o akşam oturduğumuz masanın altına düşmüş, mekandakiler de alıp bir dolabın içine koymuşlar, hemencecik teslim aldım şapkamı. Bir de hepten kayıplara karışmış olsaydı… Eyyyvah (Gerçi, sonradan kayıplara karıştı).
Burgazada Ergün Pastanesi
Sonracığıma yakınlardaki Ergün Pastanesi’nden tatlı- tuzlu birkaç şey alıp yakınlardaki çay bahçesine gittik annemle. Hava hafif serindi ve çok güzeldi, gün batımı yaklaşıyordu. Denizi gören bir masaya oturduk ve gün batımını, etrafı izlemeye başladık. Ay, gökyüzünde yeni yeni beliriyordu, göğün tatlı maviliği henüz kaybolmasa da yavaş yavaş koyulmaya başlamıştı. Hafiften bir rüzgâr esiyordu, insanlar önümüzden, sağımızdan, solumuzdan geçip gidiyordu. Her şey dışarıdan bakıldığında gayet sıradansı ama özünde o kadar güzel, naif ve tatlı bir manzaraydı ki.
Tadını çıkara çıkara bitirdik o günü. Bir yanda hafif esen rüzgâr, bir yan da güzeller güzeli annem, bir yanda hem üzerinde ağır ağır beliren dolunayı hem de yavaş yavaş koyulan saf mavisiyle gökyüzü, bir yandan âşık olunası deniz, bir yanda yiyip içtiğimiz leziz çay, limonata ve tatlı-tuzlular… Aslına bakarsanız unutulan şapka bahane, günbatımı ŞA-HA-NE’ydi.
İşte, Burgazada’da hayatımdaki en değerli anılardan biri böyleydi, nicelerini biriktirmek üzere.
ALİ AYDIN / ADALARHABER